İş kazası gerek öğretide, gerek 506 Sayılı Yasa'da, gerekse 1.10.2008
tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Yasası'nda ve Yargıtay kararlarında tanımlanmıştır.
Öğretide iş
kazası, işçinin işvereninin hakimiyeti altında bulunduğu bir sırada, onun
için ifa ettiği bir işten veya iş dolayısıyla dış bir sebeple aniden meydana
gelen bir olay nedeniyle uğradığı zarardır. Doktrindeki bu tanımlamanın
önemi iş kazasının aniden meydana gelen bir olay olarak nitelendirilmesidir.
Bu yönüyle iş kazası nedeniyle bedensel zarar, meslek hastalığı nedeniyle
bedensel zarardan ayrılır. Zira meslek hastalığında aniden ortaya
çıkan bir zarar söz konusu olmayıp zararın zaman içerisinde meydana
gelmesi söz konusudur. Ani kavramı ise kısa bir zaman dilimini ifade
etmekle birlikte hemen meydana gelen bir zarar olarak anlaşılmamalıdır.
506 sayılı yasada iş kazası; 5510 Sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği
1.10.2008 tarihinden önceki olaylarda 506 Sayılı Yasa uygulanmalıdır.
506 sayılı yasadaki tanımlamaya göre; "iş kazası, yasada açıklanan hal ve
durumlarda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence
ve ruhça arızaya uğratan olaydır”.
Bu yasaya göre bir olayın iş kazası sayılabilmesi için; 1-Sigortalının iş
yerinde bulunduğu sırada, 2-İşveren tarafından yürütülen bir iş dolayısıyla,
3-Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi
yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda. 4-Emzikli kadın sigortalının
çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, 5-Sigortalıların,
işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp
getirilmeleri sırasında meydana gelmesi gerekir. 506 Sayılı Yasaya göre
iş kazası sadece bu yasa kapsamında hizmet akdi ile çalışan sigortalılar
bakımından söz konusudur. Bir iş yeri 506 sayılı yasa kapsamına alınabilecek
nitelikte değilse bu iş yerinde çalışan işçinin maruz kaldığı kaza
506 sayılı yasa kapsamında iş kazası sayılmaz. Burada iş yerinin fiilen
tescil edilip edilmediğinin bir önemi yoktur koşul bu nitelikte bir iş yerinin
varlığıdır.
5510 Sayılı Yasa'ya göre iş kazası; Yasa'nın 13. maddesine göre iş kazası
"yasada açıklanan hal ve durumlarda meydana gelen ve sigortalıyı
hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır." Buna
göre 5510 Sayılı Yasa'da 506 Sayılı Yasa'dan farklı olarak yalnızca "arıza"yerine aynı anlama gelen "özür" kelimesi kullanılmıştır.
5510 sayılı yasada
açıklanan hal ve durumlar ise; 1-Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
2-İşveren tarafından yürütülmekte olan bir iş nedeniyle, 3-Bir işverene
bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak başka bir yere gönderilmesi
nedeniyle,asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, 5-Emziren kadın
sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, 6-Sigortalının
işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana
gelmesi gerekir.
Her iki yasada benzer şekilde yer aldığı gibi "sigortalının iş yerinde bulunduğu
sırada meydana gelen ve sigortalıyı bedence veya ruhça özre uğratan her olay" iş kazasıdır. Olayın iş kazası sayılması için kazanın sadece
iş yeri koşullarından veya işverenin iş güvenliği önlemlerini almamasından
meydana gelmesi gerekmez. Kazanın iş yerinde ve dolayısıyla işçinin
işverenin otoritesi altında bulunduğu sırada meydana gelmesi yeterlidir.
İş yeri ile ilgisi bulunmayan 3. kişilerin kasti veya taksirli eylemi, yıldırım
düşmesi, deprem gibi doğa olaylarının neden olduğu kaza da iş kazasıdır.
5510 sayılı yasada ve 4857 sayılı yasada "işyeri" kavramı tanımlanmıştır.
5510 sayılı yasanın 11. maddesine göre "işyerinde üretilen mal veya verilen
hizmet ile nitelik yönünden bağlı bulunan ve aynı yönetim altında
örgütlenen iş yerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku,
yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitim yerleri, avlu, büro
gibi diğer eklentiler ile araçlar iş yerinden sayılır. 4857 sayılı iş kanununun
2. maddesine göre "işveren tarafından mal veya hizmet üretmek
amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği
birime iş yeri denir”. İşverenin iş yerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik
yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler
ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım,
beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlarda iş yerinden
sayılır. İş yeri, iş yerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan
iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. " tanımına yer verilmiştir.
Zararlandırıcı olay iş yeri dışında ise "işveren tarafından yürütülmekte
olan iş dolayısıyla" meydana gelen kazalarda iş kazası sayılacaktır. Zira
iş akdinin bağımlılık unsuru gereği işçi iş yeri dışında bulunsa da iş vereninin
hakimiyeti altında sayılır. İşçi işvereni ile iş ilişkisi dolayısıyla iş
yeri dışında bulunur ve bu sırada kazalanırsa o anda işçinin görevi olsun
olmasın olay iş kazasıdır.
5510 sayılı yasanın 506 sayılı yasadan farklı olarak iş kazası uygulamasını
genişlettiği tek hal ise işçilerin işe gidip gelmeleri sırasında kaza
geçirmeleri halidir. 506 sayılı yasa " Sigortalıların, işverence sağlanan
bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında"
meydana gelen kazaları iş kazası saymaktadır. 5510 Sayılı Yasa ise "Sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi
sırasında meydana gelmesi halini öngörmüştür. Buna göre 5510 Sayılı
Yasa'ya göre sigortalı işvereninin sağladığı araçla tek başına işin yapıldığı
yere giderken kazalanırsa bu iş kazası sayılacağı gibi işverene ait aracılar
da iş yeri sayıldığından işçinin bu araç içerisinde bulunduğu sırada meydana
gelen kazalar da iş kazası sayılacaktır. Fakat iş vereninin temin ettiği
araç ile izinli olduğu sırada pikniğe veya eğlenmeye giden sigortalının kaza
sonucu yaralanması olayında yargıtay içtihatlarına göre işverenin hakimiyeti
altında bulunma hali olmadığından olay iş kazası sayılmamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder