Gayrimenkul Satış
İşlemlerinin Emlak Vergisi Kanunu Uyarınca Değerlendirilmesi
Yazar: Doç. Dr. Murat BATI*
Yaklaşım Dergisi / Nisan 2015 / Sayı: 268 de yayımlanmıştır,
I- GİRİŞ
Ülkemizde gayrimenkul
alım-satım işlemleri neticesinde gayrimenkulün yeni mükellefi ve
vergilendirmesi ile alakalı 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu uyarınca sorunlar
ortaya çıkmaktadır. Bu makale ile söz konusu sorunları tespit edip bunlara
çözüm getirilmesi amaçlanmıştır.
II- EMLAK VERGİSİ KANUNU
1319 sayılı Emlak Vergisi
Kanunu(1) 1970 yılında kabul edilmiş ve emlak vergisi 1986 yılına kadar merkezi
idare tarafından toplanırken 3239 sayılı Kanun(2) ile bu verginin toplanması
belediyelere bırakılmıştır(3). Emlak vergisinin mükellef sayısı yaklaşık olarak
22 milyon civarındadır(4). Söz konusu vergi Bina Vergisi, Arazi Vergisi ve
Ortak Hükümler olmak üzere 43 maddeden oluşmaktadır.
A- EMLAK
VERGİSİNİN KONUSU
Emlak vergisinin konusunu
arazi, arsa, konut ve işyerleri oluşturur. Arsa ve arazi, “arazi
vergisi” olarak, konut ve işyeri ise “bina vergisi”
olarak değerlendirilmektedir. Bina vergisinin konusunu Türkiye sınırları içinde
bulunan binalar oluşturmaktadır. Kanun’un uygulanmasında yüzer havuzlar, yüzer yapılar,
çadırlar nakil araçlarına çekilip takılan karavan tipi seyyar evvel bina
sayılmadığından Emlak Vergisine tabi değildirler(5). Bu Kanun’da önemli olan
Türkiye siyasi sınırları dâhilinde bulunan binalardır. Bina sahiplerinin yurt
dışında olması ya da vatandaş olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Kanuna tabi binaların kullanım şekli, binaların kullanım şekli ve inşaat sınıfı ne olursa olsun vergi
kapsamındadır. Diğer taraftan, bu binaların mütemmimleri de bina ile
vergilendirilmektedir. Ancak binadaki makinalar gibi sabit üretim tesisatı bina
sayılmadığından vergi dışındadır(6). Ancak Danıştay’ın 9. Dairesi’nin E.
82/9913, K. 84/3523 sayılı kararında kullanış tarzı itibariyle akaryakıt servis
istasyonu ile birlik teşkil eden ve otomobillerin giriş çıkışı ile park
edilmelerine ayrılan yerler binanın mütemmimi sayılmaktadır(7). Arazi vergisi
kapsamında değerlendirilen “arazi” yeryüzü parçasını ifade
etmektedir. İmar planları ile iskân bölgesine alınmış ve parsellere ayrılmış
arazilere “arsa” denilir(8). Arazi içinde bulunan göl, kaynak
ve ağaçlar da arazi olarak değerlendirilir(9). Buna ilaveten 16 Seri No.lu
Emlak Vergisi Genel Tebliği’ne(10) istinaden belediye sınırları dışında kalan
parsellenmemiş araziler de ilgili Tebliğ’de yer alan bazı şartlar doğrultusunda
arsa sayılmaktadır.
B- EMLAK VERGİSİNİN MÜKELLEFİ
Emlak vergisinin mükellefi
Kanun’un 3. maddesinde “Bina Vergisini, binanın maliki, varsa intifa
hakkı(11) sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf
edenler öder.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Medeni Kanun’un 683.
maddesine istinaden malik, emlak üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve
tasarrufta bulunma yetkisine sahip olan kişi olarak tanımlanmıştır(12).
Eğer bir binanın ya da arazinin hem sahibi hem de intifa hakkı sahibi varsa
emlak vergisinin mükellefi intifa hakkı sahibidir. Başka bir anlatımla, emlak
vergisinin mükellefi, öncelikle intifa hakkı sahibidir. Eğer intifa hakkı sahibi yoksa gayrimenkulün maliki, emlak
vergisi mükellefi olacaktır. Hem intifa hakkı sahibi hem de gayrimenkulün
maliki yoksa bu durumda gayrimenkule malik gibi tasarruf eden kişi emlak
vergisinin mükellefi olacaktır. Gayrimenkule paylı mülkiyet halinde
sahip olanlar hisseleri oranında mükelleftirler. Elbirliği mülkiyette ise,
sahipleri ödenecek vergiden müteselsilen (zincirleme) sorumludurlar(13).
C- EMLAK VERGİSİNDE VERGİYİ DOĞURAN OLAY
Emlak vergisinde vergiyi
doğuran olay birkaç husus dikkate alınarak açıklanmalıdır. Malik olma, intifa
hakkı tesisi ve bunun sürmesi ile malik gibi tasarruf etme emlak vergisi
açısından vergiyi doğuran olayı ifade etmektedir. Malik olma ve intifa hakkı
sahibi olma hukuken saptanması kolay unsurlar olmasına karşın malik gibi
tasarrufta bulunma mutasarrıfın niyet unsuru ile zilyetlik unsurları dikkate
alınarak değerlendirilmelidir(14).
D- EMLAK VERGİSİNDE MATRAH VE ÖDEME
2002 yılına kadar emlak
vergisi, dört yılda bir mükellefin beyanı üzerine tarh edilirdi. Ancak matrahın
saptanması çeşitli zorluklar ve maliyet unsurunun saptanmasındaki güçlükler ile
vergileme maliyetinin artması ile 2002 yılı itibariyle kaldırılmıştır(15).
Arazi ve bina vergisinde matrah Emlak Vergisi Kanunu’nun 7 ve 17. maddelerinde
hükmedilmiş ve emlakin vergi değeridir(16) denilmiştir.
Binalar için vergi değeri,
Maliye ve Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarınca ortaklaşa tespit ve ilan
edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile takdir olunan arsa ya da
arsa payı değeri esas alınarak vergi dairelerince hazırlanan tüzük hükümlerinden
yararlanılarak hesaplanan bedeldir. Buna göre; binanın betonarme, karkas ya da
yığma olma durumuna ve inşaat sınıfına göre; binanın vergi değerinin hesabı
aşağıdaki şekilde yapılacaktır: Binanın
dıştan dışa yüzölçümü ile bina metrekare normal inşaat maliyet bedellerini
gösteren cetvelde yer alan ortalama rakam ile çarpılacak, bu çarpım
sonucu bulunacak rakama, varsa asansör, kalorifer veya klima tesisatı farkı
eklenecek. Eklenecek asansör farkının oranı % 6, kalorifer veya klima farkının
oranı % 8’dir. Bu şekilde bulunan toplam değerden, Emlak Vergisi Kanunu’nun 31.
maddesine göre çıkarılan Tüzük’ün 23. maddesinde belirtilen aşınma payı
düşülür. Arsa ve arazilerin vergi değeri; arsa ve arazilere ait takdir
komisyonlarıtarafından takdir edilen asgari ölçüde birim değerlere göre
hesaplanan bedeldir. Arsa ve araziler için asgari ölçüde birim değer tespiti,
takdir komisyonlarınca, arsalar için ise her mahalle arsa sayılacak
parsellenmemiş arazide, her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı
bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı
olanlar ilgili valiliklerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide
ise her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla
yapılır(17).
Emlak vergisine uygulanacak
oran Kanun’un 8 ve 18. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre bina
vergisinin oranı meskenlerde binde bir, diğer binalarda ise binde ikidir. Arazi
vergisinin oranı binde bir, arsalarda ise binde üçtür. Bu oranlar, 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun(18) uygulandığı büyük şehir belediye
sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanır. Bakanlar Kurulu,
kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup 18 yaşını doldurmamış olanlar hariç
olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran
kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret
bulunanların, gazilerin, engellilerin, şehitlerin dul ve
yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 200 m²’yi geçmeyen tek meskeni
olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil) halinde, bu meskenlerine ait
vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu hüküm, yukarıda
belirtilenlerin tek meskene hisse ile sahip olmaları halinde hisselerine ait
kısım hakkında da uygulanır. Muayyen zamanda dinlenme amacıyla kullanılan
meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz. Geliri olmadığını belgelemenin usul ve
esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Emlak vergisinde ödeme ile
ilgili hususlar Kanun’un 30. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre emlak
vergisi, birinci taksiti, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, ikinci taksiti Kasım
ayı içinde olmak üzere iki eşit taksitte ödenir. Kanun’un “Ödeme
Süresi” başlıklı 30. maddesinin son fıkrasına göre, devir ve ferağı
yapılan bina ve arazinin, devir ve ferağın yapıldığı yıl ile geçmiş yıllara ait
ödenmemiş emlak vergisinin ödenmesinden devreden ve devralan müteselsilen
sorumlu tutulurlar. Devralanın mükellefe rücu hakkı saklıdır. Tapu daireleri
devir ve ferağ işlemini, işlemin yapıldığı ayı takip eden ayın 15. günü
akşamına kadar ilgili belediyelere bildirir. Aynı Kanun’un bu maddesinin
uygulanmasına ilişkin olarak 17 Seri No.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel
Tebliği’nde(19) gerekli açıklamalara yer verilmiştir. Tebliğin “Vergi
İlişiği” başlıklı 3. maddesinde, Emlak Vergisi Kanunu’nun 30.
maddesinin son fıkrası hükmü değiştirilerek, devir ve ferağdan önce vergi
ilişiğinin (Emlak vergisinin ödenmiş olup olmadığının) aranılmayacağı hükme
bağlanmıştır. Bu değişiklik ile devir ve ferağı yapılan bina ve arazinin, devir
ve ferağın yapıldığı yıl ile geçmiş yıllara ait ödenmemiş emlak vergisinin
ödenmesinden devreden ve devralan için müteselsil sorumluluk esası
getirilmiştir. Devralanın ödeyeceği vergiden dolayı devredene rücu hakkı saklı
bulunmaktadır. Ayrıca, devir ve ferağ işlemi, işlemin yapıldığı ayı takip eden
ayın 15. günü akşamına kadar tapu daireleri tarafından yollama belgeleri ile
ilgili belediyelere bildirilecektir. Devir ve ferağın yapıldığı yıl ile geçmiş
yıllara ait ödenmemiş emlak vergilerinin, tarh, tahakkuk ve tahsil işlemleri
mevcut mevzuat çerçevesinde belediyeler tarafından yapılacaktır. Emlak
vergisinin, mükelleflerin bu vergi bakımından bağlı bulunduğu belediyelere
ödenmesi esas olmakla beraber, banka veya posta yolu ile de ödenmesi
mümkündür(20).
E- EMLAK VERGİSİNDE BEYAN VE BİLDİRİM
Emlak Vergisi Kanunu’nun “Beyanname
Verme Süresi”ni düzenleyen 23. maddesi başlığı ile birlikte yeniden
düzenlenmiştir. 2002 yılından itibaren
yapılan bu düzenleme ile genel beyan esasına göre dört yılda bir gayrimenkul sahiplerinden
beyanname alınması uygulaması kaldırılmış olup, bildirim verilmesi uygulamasına
geçilmiş bulunmaktadır. Buna göre,
mükellefler sahip oldukları bina, arsa ve araziler için 2002 yılında ve takip
eden yıllarda genel beyanda bulunmayacaklar ve beyanname vermeyeceklerdir. Bildirim
verilmesi uygulamasına geçilmesi ile birlikte ceza tatbiki de
değişmektedir(21). Emlak Vergisi Kanunu’nun “Bildirim Verme ve Süresi”
başlıklı 23. maddesinde(22) hüküm altına alınmıştır. Ancak, (a) ve (b)
bentlerinde belirtilen değişiklikler bütçe yılının son üç ayı içinde ortaya
çıkarsa, bildirim, değişikliklerin doğduğu tarihten itibaren üç ay içinde
ilgili belediyeye verilecektir. Geçici ve daimi muafiyetten yararlanan bina,
arsa ve araziler için de bildirim verilmesi gerekmektedir. Devlete ait araziler
için bildirim verilmez. Mükelleflerce aynı belediye sınırları ve mücavir
(komşu) alan sınırlarında aynı yıl içinde edinilen aynı cins, birden fazla
gayrimenkulün tek bir bildirim ile bildirilmesi mümkündür. Elbirliği (iştirak
halinde mülkiyette), ortaklar ortaklaşa, imzalı bir bildirim verebilecekleri
gibi ayrı olarak da bildirim verebilirler. Paylı (müşterek) mülkiyette ise her
bir ortak tarafından belirlenmiş paylar için ayrı ayrı bildirim verilmesi
gerekmektedir(23).
III- EMLAK VERGİSİ
KANUNU’NUN UYGULANMASINDA ÖZELLİKLİ HUSUSLAR
Vergiye
ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın(24) 2(25), 10(26) ve 73. maddeleri
önem arz etmektedir. Buna göre vergilendirmeye yönelik ilkeler, Anayasa’nın 73.
maddesine dayanmaktadır(27). Anayasa’nın 4. Bölümünün “Siyasi Haklar ve
Ödevler” kısmının “Vergi Ödevi” başlıklı 73. maddesi
sosyal hukuk devleti ilkesi kapsamında vergi ödevini düzenleyen temel anayasal
kuralları düzenlemektedir(28). Vergilerin yasallığı olarak bilinen(29)
Anayasa’nın 73. maddesinde; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere,
malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri
malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim,
harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar(30) ve
indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve
aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir”
hükmü yer almaktadır.
73. maddenin; “Vergi,
resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık,
istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği
yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna
verilebilir”fıkraları ile her türlü mali yükümlüklerin ancak kanunla
konulacağı, kaldırılacağı ve değiştirileceği hükmü vergilerin konulup
kaldırılması ve değiştirilmesini keyfiyetten çıkarıp halkın temsilcileri ile
kullandırmak yani “temsilsiz vergi olmaz”
prensibine özde uymaktır(31).
Bu maddede dikkat çeken husus
vergi kanunlarının verginin kanuniliği ilkesi gereği sadece kanunla konulacağı
belirtilmekle beraber kanunilik ilkesine bir istisna getirilerek Bakanlar
Kurulunun vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükleri ile ilgili
düzenleme yapabilme yolu açılmıştır.
Emlak Vergisi Kanunu’nun “Vergi
Değeri” başlıklı 29. maddesi(32) verginin matrahını tanımlamaktadır.
Mezkur madde uyarınca emlak vergisi vergi değeri üzerinden aynı Kanun’un 8.
maddesinde belirtilen oranlar dikkate alınarak tarh edilmektedir. EVK Madde
29’da hükmolunan vergi değeri ise “…takdir komisyonlarınca arsalar için
her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak
veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya
değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada
veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban,
sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre…..” şeklinde
tamamen subjektif esaslar çerçevesinde tayin ve tespit edilebilmektedir.
Esasında vergi matrahının değişimi ödenecek vergi tutarını en az vergi
oranlarının değişimi kadar değiştireceğinden söz konusu değişiklik bir vergi
kaybı yaratacaktır. Anılan değişikliğin temel nedeni belediyelere verilen yetki
çerçevesinde ortaya çıkan vergi değerinde değişiklik yapabilme hakkıdır.
Kanımca ortaya çıkan sorun vergi değeri değişikliği dolaylı olarak Anayasa’nın
73. maddesinde “….Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler
kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…..”hükmolunan ifadesini
zedelemesidir.
Benzer durum Harçlar Kanunu
için de geçerlidir. Harçlar Kanunu’nun 63. maddesi; “Bu Kanun’da sözü
edilen “kayıtlı değer” veya “emlâk vergisi değeri” deyimi; 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine
göre belirlenen vergi
değerini ifade eder….” Bu bedenle belediyelerin
vergi değerinde yapacakları herhangi bir değişiklik dolaylı olarak alınacak
harç tutarını da değiştireceğinden Anayasa’ya aykırı bir durum vuku bulacaktır.
Söz konusu sorunun aşımı vergi değerinin belirlenmesinin ve değiştirilmesinin
daha objektif koşullara bağlanarak Kanun’da hüküm altına alınması
kanaatindeyim.
IV- SONUÇ
Harçlar
Kanunu ve Emlak Vergisi Kanunu kapsamına giren gayrimenkullerin EVK’nın 29.
maddesinde belirtilen “vergi değeri”nin mi yoksa başka bir
değerleme ölçüsünün mü vergi matrahına konu olacağı hususları tereddüde hasıl
olacak uygulama ve hükümleri kapsamında incelenmiştir. Buna göre kat
irtifakının devri durumunda, gayrimenkulün tamamlanmaması veya tamamlanmadan
devredilmesi hallerinde arsanın mı yoksa inşa edilecek binanın vergi değeri
dikkate alınarak harç tarh edileceği, gayrimenkullerin devir ve iktisabında
ödenen harçların maliyet bedeli olarak mı ya da doğrudan gider olarak mı
dikkate alınıp alınmayacağı irdelenmiş ve sorunun çözümü ile ilgili önerilerde
bulunulmuştur.
*
Yrd. Doç. Dr., İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı,
Öğretim Üyesi
(1)
11.08.1970 tarih ve 13576 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
(2)
11.12.1985 tarih ve 18955 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
(3)
Nurettin BİLİCİ,
Türk Vergi Sistemi, Seçkin Yayıncılık, 31. Baskı, Ankara 2013,
s.191
(4)
Şükrü KIZILOT - Ekrem SARISU - Sezgin ÖZCAN - Zuhal KIZILOT, Gayrimenkul Rehberi,
Yaklaşım Yayıncılık, 10. Baskı, Ankara 2013, s.388.
(5)
Şükrü KIZILOT - Metin TAŞ; Vergi
Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2011,
s. 333
(6)
Mualla ÖNCEL - Ahmet KUMRULU - Nami ÇAĞAN, Vergi Hukuku, Turhan Kitabevi, 19.
Baskı, Ankara 2010,
s. 359
(7)
ÖNCEL-KUMRULU-ÇAĞAN, age,
s.360.
(8)
KIZILOT-TAŞ, age,s. 333
(9)
ÖNCEL-KUMRULU-ÇAĞAN, age,s. 359
(10)
03.07.1984 tarih ve 18447 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
(11)
İntifa Hakkı;Yararlanım Hakkı; başkasına ait bir malda, kullanma ve
ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi;
örneğin bir ev üzerinde intifa hakkına sahip olan, o evin kiralarından
yararlanır, evin maliki ise yalnızca çıplak mülkiyete sahiptir. (Ejder YILMAZ, Hukuk Sözlüğü,
Yetkin Yayınları, 5. Baskı, Ankara 1996, s.393.)
(12)
Doğan ŞENYÜZ - Mehmet YÜCE - Adnan GERÇEK, Türk Vergi Sistemi, Ekin Basın
Yayın Dağıtım, 7. Baskı, Bursa, 2012,s. 352
(13)
KIZILOT-SARISU-ÖZCAN-KIZILOT, age,399
(14)
ÖNCEL-KUMRULU-ÇAĞAN, age,s.361
(15)
ÖNCEL-KUMRULU-ÇAĞAN, age,s.362
(16)
Vergi değeri Kanun’un 29. maddesinde “Vergi
değeri; a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun asgari
ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca
arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için
cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki
cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit
edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin
cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre, b)
Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarınca müştereken tespit
ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde
belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31.
madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,
hesaplanan bedeldir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
(17)
KIZILOT-TAŞ, age,s.336; KIZILOT-SARISU-ÖZCAN-KIZILOT, age,s.421-422-424.
(18)
23.07.2004 tarih ve 25531sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
(19)
31.12.1985 tarih ve 18975 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
(20)
Saim GÜREŞ, “Emlak Vergisinde Ödeme Süreleri İle Gayrimenkulün Satılması
Halinde Mükellefiyet Durumu”, Yaklaşım,
Sayı: 158, Şubat 2006, s.56
(21)
Saim GÜREŞ; “Emlak Vergisinde Bildirim Verilmesi ve Süreleri, Vergi Değerini
Değiştiren Sebepler”, Yaklaşım,
Sayı: 167, Kasım 2006, s.78
(22)
Emlak Vergisi Kanunu’nun “Bildirim Verme ve Süresi” başlıklı 23. maddesi; “Emlak vergisi mükelleflerinin
sadece; a)Yeni inşa edilen binalar için inşaatın sona erdiği veya inşaatın sona
ermesinden önce kısmen kullanılmaya başlanmış ise her kısmın kullanılmasına
başlandığı, b)Emlak Vergisi Kanunu’nun “Vergi Değerini Tadil Eden Sebepler”
başlıklı 33. maddesinin 1 ila 7 numaralı fıkralarında belirtilen vergi değerini
değiştiren sebeplerin ortaya çıkması durumlarında da, değişikliklerin ortaya
çıktığı, bütçe yılı içerisinde gayrimenkulün bulunduğu yerdeki ilgili
belediyeye “Emlak Vergisi Bildirimini” vermeleri gerekmektedir.”
şeklinde hüküm olunmuştur.
(23)
KIZILOT-SARISU-ÖZCAN-KIZILOT, age,389.
(24)
Anayasa; Kurucu Meclis tarafından 18.10.1982’de halkoylamasına sunulmak üzere
kabul edilmiş ve 20.10.1982 tarih ve 17844 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış;
07.11.1982’de halkoylamasına sunulduktan sonra 09.11.1982 tarihli ve 17863 mükerrer
sayılı Resmî Gazete’de yeniden yayımlanmıştır.
(25)
Anayasa’nın 2. maddesinde ‘Türkiye
Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan
haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
hükmüne yer verilmiş olup sosyal devletin gereği olarak Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ne vergi yükünü adalet ilkesine dayalı olarak dağıtma görevi vermiştir.
(26)
10. maddede ‘Herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler
eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla
yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz”
hükmü ile genellik ilkesi gereği herkesin yani her bireyin (mükellefin)
kanunlar önünde eşitlik ilkesine (aynı durumda olanların aynı vergi yüküne tabi
olması ve farklı durumda olanlara farklı uygulamanın yapılması) uygun olarak
eşit haklara sahip olacağını ve bu ilkenin gereği olarak devlet organlarının hareket etmesi gerektiğini belirtmektedir.)
(27)
Nihal SABAN, Vergi
Hukuku, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., 5. Baskı, İstanbul 2009,, s.48.
(28)
Selim KANETİ,
Vergi Hukuku, Filiz Kitabevi, 2. Baskı, İstanbul, 1989 s.28;
Nuretttin BİLİCİ; Vergi
Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 31. Baskı, Ankara 2013, s.35-36.
(29)
Gülsen GÜNEŞ; Verginin
Yasallığı İlkesi, On İki Levha Yayıncılık A.Ş., İstanbul, Ekim
2011, s.111
(30)
Muafiyet;
Vergilendirilmesi gereken bir kişinin veri kanunları dışında tutulması iken İstisna ise
vergilendirilmesi gereken bir konunun vergi kapsamı dışında tutulmasıdır.
(Abdurrahman AKDOĞAN; Kamu
Maliyesi, Gazi Kitabevi, Onuncu Baskı, Ankara, 2005, s.148.)
Başka bir tanımla da objektif vergi yükümlülüğünü ortadan kaldıran ya da
sınırlandıran hükümlere istisna, subjektif vergi yükümlülüğünü kaldırıcı
hükümlere ise muafiyet denir.(Nihat EDİZDOĞAN; Kamu Maliyesi; Ekin Basın Yayın
Dağıtım, Bursa 2008.,
s.174.)
(31)
Billur YALTI - Selçuk ÖZGENÇ; Vergi
Hukuku Pratik Çalışma Kitabı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.,
İstanbul, 2005.,
s.8
(32)
Emlak Vergisi Kanunu’nun “Vergi Değeri” başlıklı 29. maddesi “Vergi değeri; a) Arsa ve
araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun asgari ölçüde birim değer
tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her
mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya
değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer
bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya
parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak)
itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre, b) Binalar için, Maliye ve
Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina
metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre
bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31. madde uyarınca
hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle, Hesaplanan
bedeldir. Vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan
itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının
yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunur. 33 üncü maddeye (8 numaralı
fıkra hariç) göre mükellefiyet tesisi gereken hallerde vergi değerinin
hesaplanmasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49 uncu maddesinin
(b) fıkrasına göre belirlenen arsa ve arazi birim değerleri, takdir işleminin
yapıldığı yılı takip eden ikinci yıldan başlamak suretiyle her yıl, bir önceki
yıl birim değerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl
için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması
suretiyle dikkate alınır. Vergi değerinin hesabında bin liraya, verginin
hesaplanmasında ise bir liraya kadar olan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlar
Kurulu, bu maddede belirtilen artış oranını sıfıra kadar indirmeye veya yeniden
değerleme oranına kadar artırmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini,
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 95. maddesi uyarınca belirlenen
belediye grupları itibarıyla farklı oranlar tespit etmek suretiyle de
kullanabilir.” şeklindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder