5 Şubat 2017 Pazar

GAYRİMENKUL SATIŞ İŞLEMLERİNDE TAPU VE KADASTRO HARÇLARININ UYGULANMASINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ


GAYRİMENKUL SATIŞ İŞLEMLERİNDE TAPU VE KADASTRO HARÇLARININ UYGULANMASINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (*)

Doç. Dr. Murat BATI
Girne Amerikan Üniversitesi
Hukuk Fakültesi
Mali Hukuk ABD Öğretim Üyesi 

1-GİRİŞ
Toplumun ortak ihtiyaçlarını gidermek üzere, devletin merkezi veya yerel yönetim birimleri aracılığıyla kamuya arz ettiği mal ve hizmetlere “kamusal mallar/hizmetler” denilmektedir.[1] Tam kamusal mallar devlet tekelinde olup, devletin ticari bir amaç olmadan arz ettiği mal ve hizmetlerdir. Tam kamusal mal ve hizmetlerin bir kısmından, faydası bireyler arasında bölünmediğinden, tüm toplum eşit şekilde yararlanır. Bu tarz mal ve hizmetlerin finansmanı (sağlanan faydalar bireyler arasında bölüşülemediğinden) karşılıksız ve cebri olan vergilerle yapılır. Diğer taraftan bazı mal ve hizmetler devlet tekelinde olmasına karşın sağladıkları fayda bireyler arasında bölüşülebilir. Yargı, tapu kadastro ve trafik gibi hizmetler bu kapsamda değerlendirilir. Bu şekilde ki hizmetlerin finansmanı da vergilerle beraber bu hizmetten yararlanan bireylerin yararlandıkları ölçüde kanunla belirlenmiş oran ve miktarda harç ile sağlanır[2].

2-GENEL OLARAK “HARÇ” KAVRAMI
Yukarıda bahse konu olduğu üzere, bazı kamu hizmetlerinin maliyetini karşılamak için, hizmetten yararlananlardan “Harç” adı altında bir bedel alınmaktadır.[3] Harç, sözlük anlamı itibarıyla, konularına göre, devletin yaptığı hizmetlerden yarar görenlerin, işlerini yaptırmak amacıyla yalnız o işle ilgili olarak alınan paradır.[4] Başka bir anlatımla, devletin ticari ve sınai nitelikte olmayan bazı hizmetleri ile kişiye sağladığı özel bir fayda nedeniyle cebri yani zorla alınan iktisadi değerler, harçların konusunu oluşturmaktadır.

Ülkemizde harçlar, 02.07.1964 tarihinde kabul edilerek 492 sayılı Harçlar Kanunu[5] ile düzenlenmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun konusu, Kanun’un 1’inci maddesinde sayılan; Yargı Harçları, Noter Harçları, Vergi Yargısı Harçları, Tapu ve Kadastro Harçları, Konsolosluk Harçları, Pasaport, İkamet Tezkeresi, Vize ve Dışişleri Bakanlığı Tasdik harçları, Gemi ve Liman Harçları, İmtiyazname, Ruhsatname ve Diploma Harçları ve Trafik Harçlarından ibarettir.
Konumuz gereği sadece Tapu Kadastro Harçları ele alınacak diğer harçlar bu yazıya konu olmayacaktır.  

3-TAPU KADASTRO HARÇLARI
Tapu ve kadastro harçları, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 4’üncü kısmında düzenlenmiştir. Mezkûr Kanun’un 57’nci maddesinde belirtildiği üzere tapu ve kadastro harçlarının konusunu, Kanun’a bağlı 4 no’lu tarifedeki işlemler oluşturmaktadır. 06.06.2008 tarihinden itibaren 5766 sayılı Kanun’la[6] yapılan değişiklikle beraber tapu ve kadastro harcının hesaplamasına esas olan değer, Emlak Vergisi Kanunu[7] madde 29’da hükmolunan vergi değerinden düşük olmamak üzere beyan edilen devir iktisap bedeli olarak değiştirilmiştir. Söz konusu bölümde en düşük harç oranı 2016 yılı için binde 2,27 en yüksek oran ise binde 1593,9 iken maktu tutarda en düşük harç bedeli 6,20 TL ve en yüksek maktu harç tutarı ise 179,10 TL’dir. Görüldüğü üzere harçlar bazen maktu bazen de nispi olarak belirlenmiştir.[8]

Harçlar Kanunu’nda mükellefin kim olduğu Kanun’un 58’inci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Tapu ve kadastro harçlarının konusu 57’nci maddede, “ekli tablodaki işlemler” şeklinde düzenlenmiş olmasına rağmen; 58’inci maddede “tabloda belirtilmeyen işlemler” ifadesinde kişiler tanımlandığından “tabloda belirtilmeyen kişilerin” anlaşılması gerekmekte olduğu düşünülmektedir. Aksi takdirde, tapu ve kadastro harç konusuna girmeyen işlemlerden, mükellefiyet tesisi yapılacağı, bir başka ifade ile verginin konusuna girmeyen işlemden mükellefiyet tesisi temin edilebileceği gibi vergi sistematiğine ters bir mantık oluşmaktadır. Ekli tabloya bakıldığında sadece 20’nci bentte yazılı kişilerin belirtilen nisbi orana göre harç ödeyeceği, 20’nci bent haricindeki bentlerde ise işlemler üzerinden nisbi ya da maktu olarak harç ödenmesi gerektiği belirtilmektedir.[9]

Buna göre, yukarıda belirtildiği üzere, tapu harcının mükellefi, anılan Kanun’a ekli (4) sayılı tarifede belirtilen kişilerdir. Tarifede belirtilmeyen işlemlerde ise, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa, 58’inci maddede sayılan  kişiler harç ödemekle mükellef bulunmaktadır. Mülkiyet ve mülkiyetin dışında ayni hak iktisap edenler (iktisap eden kişiler birden fazla ise harçları hisseleri oranında öderler), ipotek tesisinde ipoteği tesis edenler, kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanlar, miras nedeniyle, çıplak mülkiyetin mirasçı adına tescilinde, çıplak mülkiyet sahibi olanlar, rücularda rücu eden taraf, bunlar dışında kalan işlemlerde lehine işlem yapılmış olanlar[10] harçları ödemekle mükelleftir.

Tapu harcının hesaplanmasına esas alınacak değer Harçlar Kanunu’nun 63’üncü maddesinde belirlenmiştir. Madde hükmüne göre tapu ve kadastro harcı emlak vergi değerinden az olmamak üzere beyan edilen devir ve iktisap bedeli (gerçek alım-satım bedeli) üstünden hesaplanır. Başka bir ifade ile tapu işlemi sırasında mükellefçe beyan edilen harca esas olan değeri için gerçek alım satım bedelinin Emlak Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinde hükmolunan vergi değerinden düşük olmaması gerekmektedir. Tapu harcına esas değer, gayrimenkulün gerçek alım satım bedeli olmakla birlikte, tapu işlemleri sırasında mükellefçe gerçek alım satım bedeli olarak emlak vergi değerinin altında bir değer beyan edilmişse, tapu harcı beyan edilen değer üzerinden değil, emlak vergi değeri üstünden hesaplanmaktadır.[11] 5766 sayılı Kanun’la[12] 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63’üncü maddesinin 2 ve 3’üncü fıkrasında yapılan değişiklikle, uzun süredir sürmekte olan tapu ve kadastro harç matrahının ne olması gerektiği hakkında yapılan yorum farklılıklarına son verilmiştir. Bununla beraber, 06.06.2008 tarihi itibariyle geçerli olmak üzere tapuda yapılan işlemden sonra, ilgili mükelleflere devir ve iktisap bedeli olan tutarı harç matrahı olarak beyan edip, ödeme zorunluluğu getirilmiştir. 5838 sayılı Kanun’la[13] 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63’üncü maddesinde yapılan değişiklik sonrasında, 14.03.2009 tarih ve 27169 sayılı Resmi Gazete’de 59 seri No’lu Harçlar Kanunu Genel Tebliği yayımlanmıştır. Sonuç olarak, kanun koyucu 06.06.2008 tarihi itibariyle, gayrimenkul alım ve satım işlemlerinde tapu ve kadastro harçlarının alım ve satım bedeline esas olan değer üzerinden hesaplanması zorunluluğunu getirmiştir.

Harçlar Kanunu’nun 67’nci maddesinde, tapu ve kadastro harçlarının işlemin yapıldığı yerin vergi dairesine ödeneceği ayrıca  Maliye Bakanlığı’nın vergi daireleri haricinde ödeme yeri belirlemekle yetkili olduğu belirtilmiştir. 5281 sayılı Kanun[14] ile 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Harçların harç pulu yapıştırılmak suretiyle tahsil edilmelerine ilişkin” 37’nci maddesi 01.01.2005 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılarak, Kanuna bağlı tarifelerde yer alan harçların tamamının makbuz karşılığı tahsili uygulamasına geçilmiştir. Tapu ve kadastro harçları, tapu ve kadastro işlemlerine ilişkin ödenecek harçlar, tarh, tahakkuk ve tahsile yetkili vergi daireleri adına Maliye Bakanlığı’nca vergi tahsilatı yapmaya yetkili bankalara makbuz karşılığında ödenir. Tapu harcı, tarh, tahakkuk ve tahsile yetkili vergi daireleri adına ilgili banka şubelerine doğrudan yatırılır. Söz konusu banka şubeleri ve bağımsız vergi dairesi bulunmayan ilçelerde, söz konusu harçlar malmüdürlüklerine makbuz karşılığı ödenir. Tapu harçları tarh, tahakkuk ve tahsile yetkili olan vergi dairelerinin fiziki anlamda tapu dairelerine ilgili banka şubelerinden daha yakın olması halinde tapu harçlarının banka veya tapu dairesince (bağımsız vergi dairesi veya malmüdürlüğü) tahsiline Vergi Dairesi Başkanlığı olan yerlerde Vergi Dairesi Başkanlığı, olmayan yerlerde ise İl Defterdarlığı yetkili kılınmış olup, bu yetki vergi dairesince tahsil edilmesi şeklinde kullanılmakta ise, banka şubeleri tarafından söz konusu harcın tahsil edilmesi mümkün bulunmamaktadır.[15] 

Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı üzere tapu harcını tahsil etmekle yetkili birim, banka şubesi ya da vergi dairelerinden tapu idarelerine yakın olanıdır. Uygulamada ise işlemlerin daha hızlı görülmesi için tapu müdürlüklerinin hizmet verdiği binaya banka şubelerinin veznesi açılması talep edilmektedir.

4- GAYRİMENKUL SATIŞ İŞLEMLERİNİN HARÇLAR KANUNU’NA İLİŞKİN ÖZELLİKLİ DURUMLARI

4.1-Finans Kurumlarından Sağlanan Kredilerle Gayrimenkul Ediniminin Tapu Kadastro Harçları Karşısındaki Durumu
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında “bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler harçlardan müstesna edilmiştir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. 492 sayılı Kanun’un 123’üncü maddesinin 2’nci fıkrasının yeniden düzenlendiği 5035 sayılı Kanun’un[16] 30’uncu maddesinin gerekçesinde de görüleceği üzere kanun koyucu, kredi maliyetlerini düşürmek ve böylece kredi hacmini genişletmek amacıyla, kredi işlemleri üzerindeki bazı vergisel yükümlülüklere istisnalar getirmiştir. Temel amacı da, kredi elde edecek kişi ve kurumların daha az vergisel yükümlülükle, dolayısıyla daha az maliyetle kredi kullanmalarının sağlanmasıdır. İstisna hükmüne dair gerekli açıklamalar 01.11.2005 tarih ve Harç/2005-1 sayılı Harçlar Kanunu Sirküleri[17] ile 2008/1 sayılı Harçlar Kanunu İç Genelgesi’nde ve 12.01.2004 tarih ve DV–4/2004–3/Krediler, 30.01.2004 tarih ve DV-6/2004-5/Krediler, 06.07.2007 tarih ve DV-18/2007-2/Krediler sayılı Damga Vergisi Sirkülerlerinde yapılmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan 2008/1 sayılı Harçlar Kanunu İç Genelgesi’nde açıklamalar yapılarak uygulamaya yön vermeye çalışmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2010 tarih ve 2010/8 sayılı Kararı ile esas itibarıyla Harçlar Kanunu’nun 123’üncü maddesine ilişkin olmakla birlikte aynı içeriğe sahip olduğundan, 488 sayılı Kanun’a ekli (2) Sayılı Tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün (23) ve (30) numaralı fıkralarını da dolaylı olarak etkilemektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2010 tarih ve 2010/12-443 Esas, 2010/471 sayılı kararında da[18] Anayasa Mahkemesi kararına atıf yapılarak, bankaların genel kredi sözleşmeleri uyarınca müşterilerine kullandıracağı kredilerin, harçlardan istisna olamayacağı belirtilmiştir. Kredi işlemlerinde, konunun bir an için istisna kapsamında olmadığı düşünüldüğünde, çok çeşitli aşamalarda damga vergisi ve harç yükümlülüğü doğması söz konusu olacaktır.[19] Bunlara örnek olarak sözleşmenin düzenlenmesiyle damga vergisi, kredi için verilen ipoteğin tescilinde harç ve bu konuda düzenlenecek sözleşme dolayısıyla damga vergisi, eğer kredi sözleşmesi noterde tasdik edilecekse ayrıca noter harcı söz konusu olacaktır. Ayrıca hâlihazırda istisna kapsamında olan kredilerin geri ödenmesi aşamasında düzenlenecek kâğıtlar ve yapılacak işlemler nedeniyle damga vergisi ve harç yükü artabilecektir. Kredinin bankaya geri dönüşü aşamasında ihtilafların doğması halinde; yargı, icra, noter, tapu işlemlerine yönelik olarak harç ve damga vergisi artabilecektir. Yani alacağın icralık olması durumunda kredinin geri ödenmesinde maliyet daha da artacaktır.[20] 

Buna göre, Anayasa Mahkemesi 14.01.2010 tarihli ve E. No: 2008/81, K. No: 2010/8 sayılı kararında; istisna hükmüne yönelik olarak, kanun koyucunun finansman sıkıntısı çeken bankalar, yurtdışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumların, müşterilerine kullandırmak amacıyla sendikasyon kredisi[21] gibi büyük miktarlı kredilere kendi portföylerinde yer vererek yurt içi/yurt dışı kredi kuruluşlarından finansman desteğini kolaylaştırmak ve kredi maliyetlerini azaltmak amacıyla bu nitelikteki kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin işlemlerden harç alınmayacağını öngördüğünü, bankaların kendi öz kaynaklarından veya diğer kredi kurumlarından temin ettikleri kredileri, genel kredi sözleşmesiyle gerçek veya tüzel kişilere teminatlı veya teminatsız olarak kullandırmalarının, istisna kapsamında değerlendirilemeyeceği şeklinde yorum yapmıştır. Bu yorum çerçevesinde, kredinin teminine yönelik sözleşme ve ipotek sözleşmesi kredi tutarı damga vergisine; kredinin teminatına ilişkin ipotek işlemi ise tapu harcına tabi olacaktır.

4.2- Kat İrtifakına İlişkin Özellikli Durumlar
Binalar üzerinde mülkiyet hakkının kurulması genellikle iki şekilde gerçekleşmektedir. Bunlardan birincisi doğrudan kat mülkiyeti hakkının kurulması şeklinde, ikincisi ise inşa edilecek bağımsız bölümler üzerinde öncelikle kat irtifakı kurulması, inşaatın tamamlanıp yapı ruhsatının alınmasıyla birlikte kat irtifakının kat mülkiyetine çevrilmesi şeklindedir.[22] 
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun[23] 779’uncu maddesinde irtifak hakkı tanımlanmamış ancak ne şekilde kullanılacağı kısmen belirtilmiştir. Buna göre mezkûr maddede, “Taşınmaz lehine irtifak hakkı, bir taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmaz lehine konulmuş bir yük olup, yüklü taşınmazın malikini mülkiyet hakkının sağladığı bazı yetkileri kullanmaktan kaçınmaya veya yararlanan taşınmaz malikinin yüklü taşınmazı belirli şekilde kullanmasına katlanmaya mecbur kılar.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm uyarınca irtifak hakkı sahibine konusu olan eşyayı doğrudan doğruya kullanma veya ondan yararlanma ya da her ikisine birden sahip olma yetkisini veren veya malike bir çekinme borcu yükleyen sınırlı bir ayni haktır.[24] Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 2'nci maddesinde "bir arsa üzerinde ileride kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri için o arsanın maliki veya ortak malikleri tarafından bu Kanun hükümlerine göre kurulan irtifak hakkına" kat irtifakı; "bağımsız bölümler üzerinde kurulan mülkiyet hakkına" ise kat mülkiyeti denileceği belirtilmiştir. Kat irtifakının niteliği, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun "Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakının Niteliği"ni düzenleyen 3'üncü maddesinde,. "Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup, yapı kullanma izin belgesi alındıktan sonra arsanın malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerin veya bunlardan birinin tapu idaresine yapacağı istem üzerine, bu Kanunda gösterilen şartlar uyarınca, kat mülkiyetine çevrilir."[25] şeklinde hüküm altına alınmıştır.


4.3- Kat İrtifakına İlişkin Tapu Kadastro Harçları ve İlgili Vergiler
Kat irtifakı, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun[26] 2’nci maddesinin “c” bendinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 3’üncü maddesinde de kat mülkiyeti ve kat irtifakının, bu mülkiyete konu olan ana gayrimenkulün bağımsız bölümlerinden her birinin konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleri ile oranlı olarak projesinde tahsis edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi suretiyle kurulacağı belirtilmiştir. Kat irtifakı tapuya tescil suretiyle kurulur. Arsa, arazi, işyeri ve konutlar taşınmaz olarak değerlendirildiğinde devir işlemleri de Harçlar Kanunu’na tabi olacaktır.  

Kat irtifakı hakkı, “bir arsa üzerinde ileride kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri için o arsanın maliki veya ortak malikleri tarafından bu Kanun hükümlerine göre kurulan irtifak hakkı”dır. Kanuna göre, kat irtifakı hakkı, arsa payına bağlı bir irtifak türüdür. Kanun, kat irtifakına sahip olanları “kat irtifakı sahibi”, arsanın, bu kanunda yazılı esasa göre bağımsız bölümlere tahsis edilen ortak mülkiyet paylarını “arsa payı”, kat mülkiyetinin veya irtifakının kurulmasına ait resmi senedi de “sözleşme” olarak tanımlamıştır.[27]  Kat irtifakı, herhangi bir arsanın maliki ya da hisse sahiplerinin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilmiş bir hak türüdür. Arsa payları ya da payı kat irtifakından bağımsız ve ayrı olarak devredilemez, hatta miras yoluyla da üçüncü şahısların mülkiyetine geçemez. Dolayısıyla, arsa payı ya da paylarının devri durumunda kat irtifakı da herhangi bir işleme gerek kalınmadan devredilmiş olur.    

 Bir gayrimenkul üzerinde kat irtifakı hakkının kurulabilmesi için, kat mülkiyetine tabi ana yapının inşası henüz tamamlanmamış, kat mülkiyetine konu yapılacak bölümler, kat mülkiyeti kütüğüne bağımsız bölüm olarak tescil edilmeli, yapılacak yapının tamamında kat irtifakı kurulmalı ve taşınmaz pay sahiplerinin tümü kat irtifakı konusunda anlaşmış olmalıdır. Kanuna göre kat irtifakının kurulması, mülkiyetin başkasına devrini ihtiva etmedikçe her çeşit harç ve vergiden muaftır. Söz konusu muafiyet sadece ana taşınmaz üzerinde kat irtifakının kurulmasına ilişkindir.[28]

Taşınmazların alım-satım ve inşa işleriyle sürekli olarak uğraşanların bu faaliyetleri ile ilgili arsa paylı kat irtifakı satışına bağlı olarak doğan kazançlar, ticari kazanç olarak değerlendirilecektir. Söz konusu işleme konu olan fiil arsanın satışıdır. Söz konusu satış işleminin tapuya kat irtifakı satışına ilişkin şerhin konulması itibariyle Vergi Usul Kanunu 231’inci maddesi uyarınca 7 gün içinde faturanın düzenlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan bu işlem bir teslim mahiyetinde olması münasebetiyle KDV’nin de doğmasına neden olacaktır. Kurulacak kat mülkiyetine ilişkin bağımsız bölüm henüz inşa edilmemiş olduğundan, bağımsız bölüme ilişkin yapılan ve yapılacak ödemeler avans mahiyetindedir. Söz konusu bağımsız bölümün satışı, kat irtifakının kat mülkiyetine dönüşmesi sonucunda, kat mülkiyetinin tapuda alıcı adına tescili ile gerçekleşir. Bağımsız bölüm satışına ilişkin fatura da bu aşamada düzenlenir.[29]  

Buna ilaveten kat irtifakına ilişkin tapu, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, Kat Mülkiyeti Kanunu’nda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine re’sen çevrilecektir. Düşük olarak beyan edilen kat irtifaklı tapuların kat mülkiyetine re’sen çevrilmesi işlemi ile de düşük beyan edilen tapu harcı işlemi tamamlanmış olmaktadır. Çünkü bina tamamlandığı tarihten sonra da kat irtifakı kat mülkiyetine dönüştürülmesi esnasında vergi ve harçlardan istisna olması nedeniyle ilk ödenen harç alınan bağımsız bölüm için nihai harç olmaktadır. Gayrimenkul alım-satımında alıcı ve satıcıdan alınan tapu harcı oranının toplamı % 4 olduğu dikkate alındığında kat irtifakı yoluyla ortaya çıkan vergi kaybı büyük boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle, Gelir İdaresi kat irtifakı yoluyla ortaya çıkan vergi kaybının önüne geçilmesi amacıyla denetimi daha yoğun yapmakla birlikte bu konuya ilişkin Harçlar Kanunu’nda vergi güvenlik müessesesi oluşturacak bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Söz konusu düzenleme ise kat irtifakının kat mülkiyetine re’sen çevrilirken, ödenen harç bedelinin kat mülkiyetine konu bağımsız bölüm için hesap edilen harç bedelinden (yani bağımsız bölüm için vergi değeri üzerinden hesaplanan tapu harcı bedelinden) düşük olamayacağı şeklinde olabilir.[30] Mezkûr düzenleme, konu ile alakalı vergi kayıp ve kaçağını minimize edebilmektedir.

Uygulamada inşaat işiyle uğraşanlar çeşitli maliyet unsurlarını da dikkate alarak henüz tamamlanmamış inşaatları müşteriye satabilmekte ve alıcıya kat irtifakı tapusu verilebilmektedir. Bu anlamda kat irtifakının devri durumu Harçlar Kanunu’na tabi olacak ve başlangıçta tamamlanmış daire değeri üzerinden harç alındığında, o gayrimenkulün tamamlanmaması veya tamamlanmadan devredilmesi hallerinde elde bulunmayan bir değer için harç ödenmesi gibi bir durum ortaya çıkacaktır. Bina tamamlanmadan arsanın elden çıkarılması durumunda ilk ödenen harcın da buna göre revize edilmesi ve gerekirse iade sürecinin işletilmesi gerekebilecektir.[31]

Diğer taraftan, Emlak Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinde konut, işyeri, arsa ve arazi için vergi değerleri ayrı olarak hükmedilmiştir. Bu nedenle inşaatı henüz tamamlanmamış konutlara ilişkin kurulan kat irtifakı için ödenen tutar arsa payı ve konut inşaat tutarlarının toplamından oluşmaktadır. Mevcut durum beraberinde kat irtifakı oluşumunda harç matrahının arsa ve konut inşaat tutarlarının ayrıştırılamaması nedeniyle sorun teşkil etmektedir. Kanımca mevcut sorunun çözümü adına kat irtifakı tesisi esnasında alıcı ve satıcı arsa ve konut inşaat bedellerinin kendi aralarında anlaşarak tespit ve tevsik etmeleri durumunda en azından belirsizlik sorunu aşılacaktır.

Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak türü olması hesabiyle yalnızca arsa payı olarak anlaşılabilmektedir. Bu nedenle de tapu harca gerçekte oluşan alış-satış yani rayiç bedeli üzerinden beyan edilmemektedir. Beyan edilen kısım arsa payına isabet eden Emlak Vergisi Kanunu madde 29’da hükmolunan vergi değeri olup, harç vergi değeri matrah kabul edilerek tarh edilmektedir. 

Diğer taraftan, irtifak hakkı tesisi ile daimi ve müstakil irtifak hakkı[32] tesisi farklı işlemlerdir. İrtifak hakkı bir hak olarak tescil ile hüküm ifade ederken; daimi ve müstakil irtifak hakkı kayıt ile hüküm ifade etmektedir. Tapu sicilinde ayrı sütunlara işlenmekle birlikte Harçlar Kanunu’nda irtifak hakkı tesisi ve daimi ve müstakil irtifak hakları ayrı ayrı sayılmıştır.  Bu nedenlerle daha önce tesis edilen irtifak hakkı tesisinden bağımsız olarak, daimi ve müstakil irtifak hakkı tesisi nedeniyle kalan süre için yeniden harç alınması gerektiği kanaatindeyim. Daimi ve müstakil irtifak hakkı tesisi nedeniyle yeni tespit edilen bedel ile kalan sürenin çarpılması suretiyle harç bir defada ödenmelidir. Buna ilaveten, daha önce yapılmış olan ve süresi bitmemiş olan süreli normal üst (irtifak) hakları nedeniyle ödenen harcın iadesi veya mahsubu mümkün olmaması gerekmektedir.

Uygulamada başka bir sorun ise gayrimenkullerin devir ve iktisabında ödenen harçların maliyet bedeli olarak mı doğrudan gider olarak mı dikkate alınacağı ile ilgilidir. Buna göre 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 262’nci maddesinde maliyet bedeli, “...bunlara bağlı müteferri giderlerin toplamı” ifadesiyle gayrimenkul ediminde yapılması zorunlu giderlerin maliyet bedeline eklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin yanı sıra, Vergi Usul Kanunu’nun 270’nci maddesinde“…..ile emlak alım ve özel tüketim vergilerini maliyet bedeline ithal etmekle veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.”  ifadesiyle gayrimenkul alımında bulunanlara emlak alım vergisinin doğrudan gider yazılması ya da maliyete eklenmesi hakkında seçimlik bir hak tanınmıştır. Buna göre, 198 sayılı Emlak Alım Vergisi Kanunu’nun Emlak Alım Vergisi’ne ilişkin hükümleri 2588 sayılı Kanun’la 01.01.1983 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılarak, bu Kanun’un konusuna giren işlemler 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamına 47 Seri No’lu Harçlar Kanunu Genel Tebliği[33] ile alınmıştır. Bundan dolayı emlak alım vergisinin yerine ikame edilen tapu harcı tutarı doğrudan gider yazılabilir veya ilgili iktisadi kıymetin maliyet bedeline dâhil edilerek aktifleştirilebilir.

Bir diğer husus ise kooperatiflerle alakalıdır. Mevcut uygulamada ticari maksatla yapılanlar hariç olmak üzere gayrimenkul alım satım işlemlerinden elde edilen gelirlerin tamamı değer artış kazancı olarak beyan suretiyle vergilendirilmektedir. Ancak gayrimenkul alım satım işlemlerinden elde edilen gelirin araçların niteliklerine bağlı olarak farklı gelir unsurları kapsamında da değerlendirilebilmektedir.  193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80’inci maddesinin 6’ncı bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70’inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai, istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı sayılır. (kooperatifin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.)”. Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.[34]

Ancak, iktisap tarihinin ne şekilde belirleneceği konusunda 25.03.2011 tarih ve 76 No.lu Gelir Vergisi Sirküleri’nde açıklamalar yapılmıştır. Mezkûr Sirküler’de, gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanunu’nun 705’inci maddesi uyarınca, tapuya tescille olmaktadır. Buna göre, kat karşılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karşılığında alınan gayrimenkuller dâhil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artışı kazancının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır. Ancak, gayrimenkulün tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına bırakıldığı bazı özel hallerde iktisap tarihi olarak tapuya tescil tarihi yerine fiilen kullanıma bırakılma tarihinin kabul edilmesi gerekir. Bu çerçevede, konut yapı kooperatifleri, Toplu Konut İdaresi veya diğer kişilerden gayrimenkulü fiilen kullanıma hazır şekilde teslim alanların, söz konusu gayrimenkulleri fiilen kullandıklarını; tahsis belgesi, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsik etmeleri halinde değer artış kazancının tespiti yönünden fiilen kullanıma başladıkları tarihi iktisap tarihi olarak kabul edeceklerdir.[35] Kooperatifler tarafından kura çekimi sonucu üyelere isabet eden gayrimenkullerin, çekiliş tarihi itibariyle üyelerin fiili kullanımlarına terk edilmesi halinde, kura çekiliş tarihinin kooperatif tarafından gayrimenkullerin üyelere tahsis tarihi, üyeler için de söz konusu gayrimenkullerin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, söz konusu gayrimenkulün fiilen kullanımına ilişkin olarak tahsis belgesi, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle ispat edilmesi halinde bu tarihlerin iktisap tarihi olarak dikkate alınması aksi takdirde tapuya tescil tarihinin iktisap tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.[36] 76 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirküleri’nde yapılan açıklamalara göre kat irtifakı tapusunun alındığı tarihin satın alınan dairenin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.[37]

Öte yandan, Harçlar Kanunu’nun 63’üncü maddesinde harcın matrahı tanımlanmıştır. Buna göre, emlak vergi değerinin rayiç bedelle, yani gerçek alım-satım bedeli ile hiçbir bağlantısı ve alakası yoktur. Emlâk vergi değeri, takdir edilen birim değerler üzerinden hesaplanan resmi değeri ifade eder. Taşınmaz satışında tapu harcı matrahı esas itibariyle emlâk vergisi değeridir, ancak bu değer beyan edilen devir bedelinden düşükse devir bedeli emlâk vergisine esas alınır. Başka bir ifadeyle tapu harcı, vergi değeri ile mükellef tarafından beyan edilmiş olan devir bedelinden yüksek olanı üzerinden hesaplanır. Mükelleflerin vergi değerinden daha düşük beyanda bulunmaları halinde, harcın hesabında vergi değeri esas alınır. Aradaki farka isabet eden harç, Vergi Usul Kanunu’na göre hesaplanan vergi ziyaı cezası % 25 oranında uygulanmak suretiyle ikmalen tarh edilir. Bu suretle tarh edilen harca Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesi gereğince gecikme faizi de hesaplanır. Harçlar Kanunu’na ekli 4 sayılı Tarifenin 20/a bendine göre ödenmesi gereken harçlar, beyana dayalı bir mükellefiyet olup, mükelleflerin devir bedelini beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak mükelleflerin pişmanlık talepleri kabul edilmekle birlikte mükelleflerin devir bedeli olarak neyi beyan edecekleri tartışmalıdır. Gerçekte oluşan devir bedelinden daha düşük bedel beyan edebileceği gibi hiç beyanda bulunmayabilir gibi bir sonuca ulaşılmaktadır.

Ancak 63’üncü maddede “………..beyan edilen devir bedeli……………” ile devir bedelinin gerçekte devredilen bedelin aynı anlamda olduğu kanaatindeyim. Buna göre gerçek alım-satım bedeli tapu harcı açısından esas alınması gereken asgari değer niteliğindedir. Mükellefler, gerçek devir bedelinden düşük bir devir beyanında bulunamazlar. Bulunurlarsa ilgili kanun maddelerine binaen ceza uygulanması gerekir. 56 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliği’ndeki[38] yapılan düzenleme ile gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiştir.

Söz konusu düzenleme, münhasıran gayrimenkul devir ve iktisaplarına yönelik olduğundan, (4) sayılı tarifenin diğer bentlerine göre yapılacak tapu işlemlerinde ilgili bentte gösterilen değer üzerinden tapu harcı hesaplanacaktır. Bu itibarla, 5766 sayılı Kanun’un[39] yayımı tarihinden itibaren, yapılacak taşınmaz devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedelinin tapu işlemine yansıtılmadığının tespit edilmesi halinde, alıcı ve satıcı adına cezalı tarhiyat yapılacaktır. Tapuda işlem yapıldıktan sonra, harcın gerçek alım-satım bedelinden daha düşük bir bedel üzerinden beyan edilip ödendiğinin tespiti halinde, aradaki farka isabet eden harç, %25 oranında vergi ziyaı cezası ile birlikte tahsil edilecektir. Ayrıca anılan Kanun hükmü uyarınca, gayrimenkul devir ve iktisaplarında, gerçek alım-satım bedelinin tespitine ilişkin takdir komisyonu kararlarına dayalı tarhiyat yapılamayacaktır.  4751 sayılı Kanun ile Emlak Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanunu’nda gerçekleştirilen değişiklerle, emlak vergisi ve harç matrahlarının birbirine eşitlenmesi değişiklik öncesi ortaya çıkan birçok sorunu ortadan kaldırmaya yönelik gibi görünse de, 56 no.lu Genel Tebliğ ile taşınmaz gerçek satış bedellerinin tespitine yönelik olarak uygulamada yeni sorunların ortaya çıkacağı şüphesizdir. Bu tespit için yasa ile daha açık kriterlerin getirilmesi belki çıkabilecek sorunları çözmek bakımından faydalı olabilir. [40]

Uygulamada, kat irtifakı ile beraber inşaatı yapılan bağımsız bölümler de satılmaktadır. Kat mülkiyetine konu edilen bağımsız bölümler henüz tamamlanmadığından yapılan arsa paylı kat irtifakı satışları, inşa edilecek ilgili bağımsız bölümün kat mülkiyetinin nakli yönünden satış vaadi olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, kat mülkiyetinin yapılışına kadar yapılan tüm ödemeler avans olarak düşünülmelidir. Bilindiği üzere avans işlemlerinde fatura düzenlenmediğinden, bu uygulamada ödenen bedel avans olarak hesaplara intikal ettirilmektedir. Buna bağlı olarak, kat irtifakına bağlı olarak gerçekleştirilen arsa payı satışı nedeniyle ilgili arsa payı, alıcı adına tapuda tescil edilmektedir. Sonuçta bu işlemde, bağımsız bölümün kat mülkiyetine bağlı olmasa da, kat irtifakına bağlı arsa payının satışı söz konusudur. Bu durumda, arsa payının satış bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi ve bu bedel üzerinden de KDV hesaplanması gerekir.[41] 

Buna ilaveten, irtifak hakkının kat mülkiyetine dönüştürülmesi esnasında da tapu harcı hesaplanmaktadır. Tapu harcının matrahı ise taşınmaz üzerine irtifak hakkı tesis ve devri için tahsil olunan tutardır. Bu tutar üzerinden de binde 20 tapu harcı tahsil olunmaktadır. Kat irtifakı bedelinin, tapu harçları yönünden inşa edilecek bağımsız bölümün inşa edilmiş gibi belirlenen değerinin kabul edilmesi, emlak vergisi bakımından da açmazlar yaratmaktadır. Emlak vergisi, arazi (arsa) ve bina vergisinden oluşmakta olup bunların matrahı her ikisinde de kanun hükümlerine göre saptanan vergi değeridir. Vergi değeri ise, araziler için arazi (arsa) birim metre kare değerleri, binalar için bina metre kare inşaat maliyetleri ve arsa payı değerleri toplamından oluşmaktadır. Bu durumda kat irtifakı sahibinin emlak vergisi mükellefiyetini doğuran arsa payının vergi değeri, yıllara göre değişen bina metre kare inşaat maliyetleri ve arsa payı değerleri toplamından oluşan vergi değeri olamaz. Zira kat irtifakı sahibi sadece üzerinde kat irtifakı kurulmuş olan arsa payının malikidir henüz inşa edilecek bağımsız bölümün maliki değildir.[42] 

Konu ile alakalı olarak Gelir İdaresi tarafından verilen bir görüşte;[43] “…492 sayılı Harçlar Kanununun 57. maddesinde, tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanların, tapu ve kadastro harçlarına tabi olduğu belirtilmiştir. Kanunun 63. maddesinde ise; "Bu Kanunda sözü edilen "kayıtlı değer" veya "emlâk vergisi değeri" deyimi; 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanununun 29. maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade eder. Gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı, emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanır. Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır. Tapuda yapılan işlemden sonra, emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re'sen tarh edilir. Bu suretle tarh edilecek tapu ve kadastro harcı için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi ziyaı cezası %25 nispetinde uygulanır. Takdir komisyonu kararlarına istinaden bu fıkra uyarınca tarhiyat yapılamaz." hükmü yer almaktadır. Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin "I- Tapu işlemleri" başlıklı bölümünün 20/(a) fıkrasında, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra veya şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlâklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı harç alınacağı belirtilmiştir.
14/3/2009 tarih ve 27169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 59 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinin 2. bölümünün, "63. Maddede Yapılan Değişiklik" başlıklı 1. maddesinde ise; "Bilindiği gibi, 5766 sayılı Kanunla 492 sayılı Kanunun 63. maddesinde yapılan değişiklikle gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiş ve 56 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinde konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmişti. Ancak, kat irtifaklı gayrimenkullerin alım-satımına ilişkin tapu harcı uygulamasında tereddütler yaşanması üzerine, 5838 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile kat irtifakı tesis edilmiş gayrimenkullerin devir ve iktisabında tapu harcının, gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanmasına yönelik uygulamaya açıklık kazandırılmıştır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu durumda, arsa sahipleri ile müteahhitler arasında yapılan "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"ne istinaden, gayrimenkul malikleri tarafından peyderpey müteahhide devredilecek gayrimenkullerin müteahhidin gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti adına tapuya tescil edilmesi işleminde, devre konu gayrimenkullerin emlak vergisi değerinden az olmamak üzere gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı hesaplanması gerekmektedir.[44]

5-SONUÇ
Bu makalede Harçlar Kanunu’nun tereddüde hasıl olacak uygulama ve hükümleri incelenmiştir. Buna göre, kat irtifakının devri durumunda, gayrimenkulün tamamlanmaması veya tamamlanmadan devredilmesi hallerinde arsanın mı yoksa inşa edilecek binanın mı  vergi değeri dikkate alınarak harç tarh edileceği, gayrimenkullerin devir ve iktisabında ödenen harçların maliyet bedeli olarak mı ya da doğrudan gider olarak mı dikkate alınıp alınacağı irdelenmiş ve sorunun çözümü ile ilgili önerilerde bulunulmuştur. Özellikle harçların hangi amaçla alındığı üzerinde durulmuş olup, gayrimenkul ediniminde harç matrahının tespitinde karşılaşılan problemlerin çözümüne ilişkin önerilerde bulunulmuştur.

(*) Vergi Dünyası Dergisi 2017 Ocak Ayında yayınlanmıştır.


KAYNAKÇA
AKDOĞAN, Abdurrahman; Kamu Maliyesi, Gazi Kitabevi, Onuncu Bası, Ankara, 2005.
AKİPEK, Şebnem; Kat İrtifakının Hukuki Niteliği ve Kat İrtifakına İlişkin Güncel Sorunlar, Yaklaşım, Sayı 189, Eylül 2008.
AKİPEK, Jale G.; Türk Eşya Hukuku, Mülkiyet, Birinci Baskı, Ankara Üniversitesi Yayınları, Ankara, 1973.
ARSLAN, Erdoğan; Kat İrtifakı Devrinin Vergi Mevzuatı Karşısındaki Durumu, Vergi Dünyası, Sayı 359, Temmuz 2011
AVCI, Nail Umut; Tapu ve Kadastro Harcı, Vergi Sorunları, Sayı 263, Ağustos 2010.
AYDIN, Fazıl; Konut Kredilerinde KKDF, BSMV, Damga Vergisi ve Harçlar Kanunu Uygulaması, Vergi Sorunları, Sayı 212, Mayıs 2006.
BATI, Murat; Gayrimenkullerin Elden Çıkarılması Safhasında Gözden Kaçanlar, Yaklaşım, Sayı 269, Mayıs 2015.
BATI, Murat; Tapu ve Kadastro Harçlarının Uygulaması Adına Farklı Tespitler, Yaklaşım, Sayı 258, Haziran 2014.
BİLİCİ, Nurettin; Türk Vergi Sistemi, Seçkin Yayıncılık, 31. Baskı, Ankara, 2013.                
DERELİ, Osman; Anayasa Mahkemesinin Kredi İşlemlerine İlişkin Yorumunun Damga Vergisi ve Harçlar Karşısındaki Durumu, Vergi Dünyası, Sayı 362, Ekim 2011.
ERTAŞ, Şeref; Eşya Hukuku, 7. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2006
GÜNDÜZ, Fatih; Tapu Harcında Kat İrtifakı Sorunu, Yaklaşım, Sayı 245, Mayıs 2013.
KIZILOT, Şükrü & SARISU, Ekrem & ÖZCAN, Sezgin & KIZILOT, Zuhal; Gayrimenkul Rehberi, Yaklaşım Yayıncılık, 10. Baskı, Ankara, 2013.
OĞUZMAN, Kemal & SELİCİ, Özer & ÖZDEMİR, Saibe Oktay; Eşya Hukuku. Filiz Kitabevi, 14. Bası, İstanbul, 2011.
OZANSOY, Ahmet; Kat İrtifaklı Gayrimenkullerin Tapu ve Kadastro Harçları, Yaklaşım, Sayı 198, Haziran 2009.
OZANSOY, Ahmet; Tapu ve Kadastro Harçlarında Matrahın Tespiti, Yaklaşım, Sayı:193, Ocak 2009.
PEHLİVAN, Osman; Kamu Maliyesi, Murathan Yayınevi, Trabzon, 2011.
SARISOY, Ayten CONKER & BİLGİLİ, Adem; Henüz Bitmemiş İnşaatlarda Kat İrtifakı Satışında Vergiyi Doğuran Olay, Vergi Dünyası, Sayı 333, Mayıs 2009.
TUĞLU, Ali; Sendikasyon Kredilerinin Vergisel Boyutu, Vergi Dünyası, Sayı 259, Mart 2003.
TÜRK, İsmail; Kamu Maliyesi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2010.
TÜRKAY, İmdat; 2013 Yılında Gayrimenkul Satan Kişilerin Beyanname Verme Şartları, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog, Sayı: 309, Ocak-2014
TÜRKAY, İmdat; Gayrimenkul Alım- Satımının Vergisel Boyutları, Vergi Dünyası, Sayı 408, Ağustos 2015
YILMAZ, Ejder; Hukuk Sözlüğü,  Yetkin Yayınları, 5. Baskı, Ankara, 1996.

















[1] Abdurrahman AKDOĞAN; Kamu Maliyesi, Gazi Kitabevi, Onuncu Bası, Ankara, 2005, s.37.
[2] Osman PEHLİVAN; Kamu Maliyesi, Murathan Yayınevi, Trabzon, 2011, s.40-41& İsmail TÜRK; Kamu Maliyesi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2010, s.66-67.& Halil NADAROĞLU; a.g.e., s.47-53.
[3] Şükrü KIZILOT&Ekrem SARISU&Sezgin ÖZCAN&Zuhal KIZILOT; Gayrimenkul Rehberi, Yaklaşım Yayıncılık, 10. Baskı, Ankara, 2013, s.507.
[4] Ejder YILMAZ; Hukuk Sözlüğü,  Yetkin Yayınları, 5. Baskı, Ankara, 1996, s.315.
[5] 17.07.1964 tarih ve 11756 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[6] 06.06.2008 tarih ve 26898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[7] 11.08.1970 tarih ve 13576 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[8] Nurettin BİLİCİ; Türk Vergi Sistemi, Seçkin Yayıncılık, 31. Baskı, Ankara, 2013, s.170.
[9] Nail Umut AVCI; Tapu ve Kadastro Harcı, Vergi Sorunları, Sayı 263, Ağustos 2010, s.125.
[10] Şükrü KIZILOT ve Diğerleri; a.g.e., s519.
[11] Şükrü KIZILOT ve Diğerleri; a.g.e., s.486.
[12] 06.06.2008 tarih ve 26898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[13] 28.02.2009 tarih ve 27155 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanmıştır..
[14] 31.12.2004 tarih ve 25687 (3 Mük) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[15] Murat BATI; Tapu ve Kadastro Harçlarının Uygulaması Adına Farklı Tespitler, Yaklaşım, Sayı 258, Haziran 2014, s.382-389.
[16] 02.01.2004 tarih ve 25334 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanmıştır.
[17] Osman DERELİ; Anayasa Mahkemesinin Kredi İşlemlerine İlişkin Yorumunun Damga Vergisi ve Harçlar Karşısındaki Durumu, Vergi Dünyası, Sayı 362, Ekim 2011, s.32.
[19] Fazıl AYDIN; Konut Kredilerinde KKDF, BSMV, Damga Vergisi ve Harçlar Kanunu Uygulaması, Vergi Sorunları, Sayı 212, Mayıs 2006, s.30.
[20] Osman DERELİ; a.g.m.,, s.34.
[21] Ali TUĞLU; Sendikasyon Kredilerinin Vergisel Boyutu, Vergi Dünyası, Sayı 259, Mart 2003, s.5.
[22] Ayten CONKER SARISOY&Adem BİLGİLİ; Henüz Bitmemiş İnşaatlarda Kat İrtifakı Satışında Vergiyi Doğuran Olay, Vergi Dünyası, Sayı 333, Mayıs 2009, s.2.
[23] 08.12.2001 tarih ve24607 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[24] Şeref ERTAŞ; Eşya Hukuku, 7. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2006, s. 468.
[25] Ayten CONKER SARISOY&Adem BİLGİLİ; a.g.m., s.2.
[26] 02.07.1965 tarih ve 12038 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[27] Erdoğan ARSLAN; Kat İrtifakı Devrinin Vergi Mevzuatı Karşısındaki Durumu, Vergi Dünyası, Sayı 359, Temmuz 2011, s.23.
[28] Erdoğan ARSLAN; a.g.m., s.24
[29] Erdoğan ARSLAN; a.g.m., s.24.
[30] Fatih GÜNDÜZ; Tapu Harcında Kat İrtifakı Sorunu, Yaklaşım, Sayı 245, Mayıs 2013, s.439.
[31] Ahmet OZANSOY; Tapu ve Kadastro Harçlarında Matrahın Tespiti, Yaklaşım, Sayı:193, Ocak 2009, s.78.
[32] Kemal OĞUZMAN&Özer SELİCİ&Saibe Oktay ÖZDEMİR; Eşya Hukuku. Filiz Kitabevi, 14. Bası, İstanbul, 2011, s.690-697.
[33] 04.02.2005 tarihli ve 25717 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[34] Murat BATI; Gayrimenkullerin Elden Çıkarılması Safhasında Gözden Kaçanlar, Yaklaşım, Sayı 269, Mayıs 2015, s.118.
[35] İmdat TÜRKAY,;2013 Yılında Gayrimenkul Satan Kişilerin Beyanname Verme Şartları, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog, Sayı: 309, Ocak-2014.
[36] www.gib.gov.tr/Özelgeler (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 08.08.2012 tarihli ve 62030549-120[Mük.80-2012/585]-2475 sayılı özelge)
[37] İmdat TÜRKAY;Gayrimenkul Alım- Satımının Vergisel Boyutları, Vergi Dünyası, Sayı 408, Ağustos 2015, s.107.
[38] 12.07.2008 tarih ve 26934 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmıştır.
[39] “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 06.06.2008 tarih ve 26898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[40] Şebnem AKİPEK; Kat İrtifakının Hukuki Niteliği ve Kat İrtifakına İlişkin Güncel Sorunlar, Yaklaşım, Sayı 189, Eylül 2008, 34.
[41] Erdoğan ARSLAN; a.g.m., s.25.
[42] Erdoğan ARSLAN; a.g.m., s.25.
[43] www.gib.gov.tr/Özelgeler (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 27.05.2014 tarih ve 97895701-140[57-2014/60]-1451 sayılı özelgesi.)

[44] İmdat TÜRKAY;Gayrimenkul Alım- Satımının Vergisel Boyutları, Vergi Dünyası, Sayı 408, Ağustos 2015, s.98.